Meslek hayatım boyunca okuttuğum sınıflarla senenin ilk dersinin konusu hep “Mutlu Sınıf” oldu.
Öğrencilerimle tanıştıktan sonra onlara kurduğum ilk cümle “Bu sınıfın tek bir kuralı var; herkes bu sınıfta mutlu olacak” oldu hep.
İddialı ve bir anda tüm dikkatleri toplayan bir cümle… Kendini güvende hissetmeye hazır; ama nasıl olacağını merak eden gözler bir anda size çevriliyor tekrar…
Bu cümlenin hemen ardından soruyorum; “Mutlu olmanız için bu sınıfta neler olmasını ya da neler olmamasını istersiniz?”
Gelen cevaplar zaten koymak istediğimiz sınıf kurallarını öğrencilerden gelmeye başlıyor. En çok üzerinde konuşulan saygılı olmak oluyor. Duygularımıza saygı, fiziksel özelliklere saygı, haklarımıza saygı… Kendileri için bekledikleri her şey için, arkadaşlarının beklentilerine saygılı olmak adına söz veriyorlar.
Yıl boyunca yaşanan her türlü çatışma durumunda ilk derse hep gönderme yaparım. “Unutmuyoruz değil mi? Tek kuralım vardı; bu sınıfta herkes mutlu olacak!”
Basit ama etkisini 15 yıllık öğretmenlik deneyimim boyunca hep hissettiğim bir yöntem oldu bu.
Bu kuralı koyduktan 2 sene kadar sonra yanıma gelip, “Öğretmenim size bir şey söyleyeceğim. Hani bu sınıfta herkes mutlu olacaktı ya, ben bugün biraz mutsuzum. Bana yardım eder misiniz?” diye yardım isteyen Nehir… Yardım istemeye geldiğindeki bakışın, arkadaşlarınla sorununu çözüldüğündeki mutluluğun hiç gitmiyor gözümün önünden…
Çocuklar hep mutlu olsun…